Ortak Dil, Ortak Gelecek

Sürdürülebilirlik raporlaması, son yıllarda hem düzenleyici çerçevelerin sıkılaşması hem de yatırımcı ve paydaş taleplerinin çeşitlenmesiyle birlikte hızlı bir ivme kazanmış durumda. Bu ivmeyi hem sahadaki danışmanlık hizmetlerimizde hem de elde ettiğimiz sayısal veriler aracılığıyla net bir şekilde gözlemliyoruz.

Artışın temel nedenlerinden biri, raporlamaların artık gönüllülük esasından çıkarak zorunlu hale gelmeye başlamasıdır. Mevcut durumda şirketler yalnızca faaliyet gösterdikleri ülkenin yasal çerçevesine değil, aynı zamanda küresel değer zincirindeki pozisyonlarının etkisiyle birçok farklı raporlama standardına karşı sorumluluk taşımaktadır.

Hangi standardın tercih edileceği ise; coğrafi konum (örneğin Avrupa Birliği’nde CSRD, Türkiye’de TSRS), sektör dinamikleri ve şirketin finansal yapısı gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Bu bağlamda bazı kuruluşlar yatırımcı odaklı standartları (örneğin IFRS S2) benimserken, bazıları ise etki temelli bir yaklaşımla GRI standartlarını esas almayı tercih etmektedir.

Makale içeriği
Kaynak: KPMG, Key Global Trends In Sustainability Reporting
Makale içeriği
Kaynak: KPMG, The move to mandatory reporting Survey of Sustainability Reporting 2024

Bu çok sesli ortamda küresel ölçekte en yaygın kullanılan çerçeve olan GRI, değişen bilgi ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere standartlarını yenileme kararı aldı. GRI bu kararı şu sözlerle gerekçelendirdi:

“İklimle ilgili eylemler ve raporlamalar konusunda şeffaflığa yönelik paydaş taleplerinde dikkate değer bir artış gözlemleniyor. Bilgi ihtiyacı, yalnızca emisyonlar ve enerji tüketimiyle sınırlı kalmayarak çok daha kapsamlı hale geliyor.”

Bu bağlamda, GRI 102: Climate Change ve GRI 103: Energy başlıklı iki yeni standart, bu yeni beklentileri karşılamak ve diğer önde gelen çerçevelerle uyumlu çalışabilirlik sağlamak amacıyla geliştirildi.

*01 Ocak 2027’den itibaren kullanımı zorunlu kısınan standartların erken uygulanması gönüllülük esasına bırakılmıştır.

Ortak Amaçlar İçin İş Birliği

GRI ile IFRS Foundation arasındaki güçlü iş birliği, 2022 yılında imzalanan Mutabakat Zaptı (Memorandum of Understanding) ile başlamış ve 2024’te yayımlanan bir ek protokol ile pekiştirilmiştir. Bu iş birliğinin temel amacı, GRI Standartları (Global Sustainability Standards Board – GSSB tarafından belirlenir) ile IFRS Sürdürülebilirlik Açıklama Standartlarının (International Sustainability Standards Board – ISSB tarafından belirlenir) birlikte nasıl kullanılabileceğini tanımlamak ve kolaylaştırmaktır.

Bu kapsamda iki kurul, organizasyonların etkileri, riskleri ve fırsatları hakkında daha tutarlı ve verimli bir raporlama yapılmasını sağlamak için ortak açıklama alanlarını belirleyerek uyumlu hale getirmeyi hedeflemektedir. Özellikle kuruluşların en önemli etkilerinden kaynaklanan risklerin açıklanmasına yönelik içeriklerin birbirine paralel olması teşvik edilmektedir.

  • ISSB, yatırımcıların sürdürülebilirlik ile ilişkili risk ve fırsatlara ilişkin bilgi ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmaya devam etmektedir. Bu kapsamda, standartlarda tanımlanan birincil kullanıcıların ortak bilgi taleplerine hizmet edecek açıklamalar ön plandadır.
  • GSSB ise sadece yatırımcıları değil, çalışanlar, yerel topluluklar, kamu otoriteleri ve sivil toplum gibi geniş bir paydaş kitlesini kapsayan bilgi ihtiyaçlarını karşılamayı hedeflemektedir. Bu doğrultuda geliştirilen GRI Standartları, kuruluşların ekonomi, çevre ve insanlar üzerindeki en önemli etkilerini ve sürdürülebilir kalkınmaya katkılarını modüler ve kapsamlı bir yapıyla ortaya koyar.

Bu ortaklık sayesinde, şirketlerin hem finansal öncelikleri gözeten yatırımcı beklentilerini karşılaması hem de çevresel ve sosyal etkilerini kamuoyuna şeffaf biçimde sunması mümkün hale gelmektedir.

Interoperability: Raporlamada Ortak Dilin Gücü

GRI 102 ve 103 ile IFRS S2 gibi standartların birlikte çalışabilirliği (interoperability), sadece teknik bir kolaylık değil, sürdürülebilirlik raporlamasında veri bütünlüğü, tutarlılık ve karşılaştırılabilirlik açısından da devrim niteliğinde olacaktır. GRI 102 ve 103 ile IFRS S2 arasında sağlanan bu uyum, şirketlerin CSRD (AB) ve TSRS (Türkiye) gibi bölgesel düzenlemelere entegrasyonunu da kolaylaştırmaktadır. Zira her şirketin faaliyet alanı, risk profili ve coğrafi konumu farklı olabilir. Farklı standartların birlikte kullanımının mümkün hale gelmesi, kuruluşların farklı standartları kullanarak hazırladığı raporların ortak bir çerçevede toplanabilmesini sağlayarak hem iş yükünü azaltır hem de raporların küresel ölçekte karşılaştırılabilirliğini artırır.

Interoperability: Raporlamada Ortak Dilin Gücü

Makale içeriği

Kısaca GRI 102 Değişiklikleri

Makale içeriği

Kısaca GRI 103 Değişiklikleri

Makale içeriği

Sürdürülebilirlik raporlaması yalnızca bir uyum süreci değil; şirketlerin kendilerini, değer zincirlerini ve dünyayı yeniden tanımladığı bir dönüşüm alanı. GRI ve IFRS gibi öncü kurumların standartlarını birbiriyle uyumlu hale getirmesi, bu dönüşümün hızlanması açısından kritik bir eşik.

Şirketler artık sadece “ne kadar raporluyorum” değil, “nasıl daha anlamlı raporluyorum” sorusunu sormalı. Söylemden öte eyleme dayalı beyanları içeren GRI 102 ve 103’ün IFRS S2 ile birlikte çalışabilir hale gelmesi; bu anlamlı raporlamayı sağlamak için elimizdeki en güçlü araçlardan biri.

Bu yeni standartlarla birlikte işimiz kolaylaşmıyor, ama daha stratejik, daha odaklı ve daha tutarlı hale geliyor. Ancak asıl mesele, bu uyumlu yapıları yalnızca uyum sağlamak için değil, etki yaratmak için nasıl kullanacağımızda saklı.

Bu gönderiyi paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Phone
Whatsapp