Ürün Çevresel İddialarında Bilimsel Temelli Yaklaşım: LCA ve EPD’nin Greenwashing’i Önlemedeki Rolü
Sürdürülebilirlik, küresel piyasalarda hem rekabet avantajı sağlayan hem de şirketlerin paydaşlarıyla ilişkilerini yöneten stratejik bir alan haline geldi. Sürdürülebilirlik alanında yaşanan küresel dönüşüm, artık yalnızca şirketlerin karbon azaltım hedefleriyle sınırlı değil; aynı zamanda ürünlerin çevresel performansının nasıl beyan edildiği ve bu beyanların ne kadar güvenilir olduğu da düzenleyici sistemlerin merkezine yerleşmiş durumda. Ürünler hakkında yapılan “çevre dostu”, “karbon nötr”, “eko”, “yeşil üretim”, “doğa ile uyumlu” gibi ifadelerin giderek daha sık kullanılmasına rağmen, bu iddiaların önemli bir kısmının bilimsel temelden yoksun olduğu ortaya çıkıyor. Bu durum, greenwashing olarak adlandırılan yanıltıcı çevresel beyanların yaygınlaşmasına neden oluyor. Tam da bu noktada LCA (Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi) ve EPD (Çevresel Ürün Beyanı); ürün çevresel iddialarının bilimsel bir çerçevede temellendirilmesini sağlayan en güçlü araçlar olarak öne çıkıyor. Ancak yakın gelecekte bu alanı daha da şekillendirecek bir düzenleme var: AB Green Claims Directive (Yeşil İddialar Direktifi).
Bu içerik, LCA ve EPD’nin greenwashing’i önleyen bilimsel doğasını açıklarken, aynı zamanda Green Claims Directive’in ürün çevresel iddiaları için nasıl yeni bir zorunluluk çerçevesi oluşturduğunu ele almaktadır.
Greenwashing: Neden Artık Kritik Bir Sorun?
Greenwashing, bir ürün, hizmet veya şirketin çevresel performansını gerçekte olduğundan daha iyi gösteren yanıltıcı uygulamalardır. Bu, özellikle şu yollarla gerçekleşir:
- Bilimsel temeli olmayan çevresel iddialar (“çevre dostu”, “eko ürün”)
- Kanıtlanmamış karbon nötr iddiaları
- Geri dönüşüm kapasitesinin abartılması
- Ürünün bir avantajını öne çıkarıp diğer çevresel etkilerini saklamak
- Sertifikaya benzer, bilimsel olmayan, doğrulanmamış “yeşil logo / uydurma sertifika” kullanımı
Bu tür iddialar, yalnızca tüketiciyi yanıltmaz; aynı zamanda gerçek sürdürülebilirlik yatırımlarını değersizleştirir. Artan tüketici bilinci ve AB’nin sürdürülebilirlik regulasyonlarındaki sıkılaşma nedeniyle greenwashing artık yalnızca etik bir problem değil; aynı zamanda yasal bir risk hâline gelmektedir. Avrupa Birliği, bu sorunu sistematik şekilde çözmek için ilk kez ürün çevresel iddialarını yasayla düzenlemektedir.
LCA: Çevresel İddiaların Bilimsel Temelinin İlk Adımı
LCA (Life Cycle Assessment/ Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi), ISO 14040/44 standartlarına dayanan ve bir ürünün çevresel etkilerini ham maddeden bertarafa kadar bütünsel biçimde değerlendiren bilimsel bir yöntemdir.
LCA neden greenwashing’i önler?
1) Ürünün yaşam döngüsünün tamamını inceler, tek bir aşamayı değil.
Üretim, taşıma, kullanım, bertaraf — hepsi dahil edilir. Yani “üretim aşaması yeşil ama taşıma aşaması yüksek karbonlu” gibi ifadeler ortaya çıkar.
2) Çoklu etki kategorisi değerlendirmesi
Karbon tek gösterge değildir; su tüketimi, asidifikasyon, eutrofikasyon, fosil kaynak tüketimi, atık akışları, enerji akışları, arazi kullanımı gibi onlarca gösterge şeffaf biçimde değerlendirilir.
Ürün tek bir etkide iyi olsa bile diğer etkilerde kötü olabilir — LCA bunu açıkça gösterir.
3) Şeffaf veri ve metodoloji zorunluluğu vardır. Varsayımlar, sistem sınırları ve veri kaynakları açıkça raporlanır.
Bu şeffaflık, iddiaların keyfi olmasını engeller. Greenwashing’in temel mekanizması olan “bilgi saklama” engellenir.
LCA olmadan yapılan çevresel iddialar, büyük ölçüde “pazarlama dili” olarak görülür ve risk taşır.
4) Karşılaştırılabilirlik sağlar.
Aynı kurallara göre yapılan LCA çalışmaları firmalar arasında objektif karşılaştırma sunar.
EPD: Bilimsel Sonuçların Doğrulanmış Çevresel Beyana Dönüşmesi
EPD (Environmental Product Declaration/ Ürün Çevresel Beyanı), LCA sonuçlarının bağımsız üçüncü taraf doğrulaması ile uluslararası kabul gören bir çevresel beyana dönüştürülmesidir. Özellikle EN 15804+A2 kapsamında yayınlanan EPDler Avrupa pazarında en güvenilir çevresel beyan yöntemlerinden biridir.
EPD’nin greenwashing’i önlemede güçlü olmasının sebebi:
1) Doğrulanmış, şeffaf ve standartlara uygun olması
EPD’ler ISO 14040/44 ve EN 15804+A2 standartlarına göre hazırlanır ve bağımsız doğrulayıcı tarafından onaylanır.
Firmalar kendi iddiasını değil, doğrulanmış bir bulguyu yayınlar.
2) PCR (Product Category Rules/ Ürün Kategori Kuralları) → metodolojik bir güvenlik duvarıdır
Bu, beyanların keyfi olmasını engeller.
3) Tüm göstergeler zorunlu olarak beyan edilir
Yalnızca “karbon düşük” iddiası değil, bütün etki kategorileri açıklanır.
Bir tek avantajı büyütüp diğerini göz ardı etme imkanı yoktur.
4) Pazar kabulü yüksektir
Yeşil bina sertifikasyonları, kamu alımları, AB regülasyonları tarafından kabul edilir.
EPD, bilimsel beyanın kurumsallaşmış formudur.
AB Green Claims Directive (Yeşil İddialar Direktifi): Çevresel İddialarda Yeni Zorunluluklar
Avrupa Birliği, 2024’te taslağını yayınladığı Green Claims Directive (GCD) ile, şirketlerin ürünleri hakkında yaptığı çevresel iddiaları bilimsel kanıta dayandırma zorunluluğu getirmektedir.
Bu direktifin hedefi:
- Tüketiciyi yanıltıcı çevresel iddialardan korumak
- Greenwashing’i ortadan kaldırmak
- Gerçek çevresel performansı teşvik etmek
- Tedarik zincirinde şeffaflık sağlamak
- Rekabeti adil hâle getirmek.
Bu direktife göre:
1) Her çevresel iddia bilimsel kanıta dayanmak zorundadır.
Bu kanıtın temelinde LCA benzeri yaşam döngüsü temelli analizlerin bulunması beklenmektedir.
2) Tüm iddialar bağımsız üçüncü taraf doğrulamasına tabi olacaktır.
3) Belirsiz ifadeler kullanılamayacaktır:
- “Çevre dostu”
- “Eko ürün, Eko- etiketli”
- “Sıfır etkili”
- “Tamamen çevreci”
- “Karbonsuz, karbon nötr” gibi bu tür ifadeler, bilimsel kanıtla desteklenmediği sürece geçersiz sayılacaktır.
4) Karbon nötrlük iddiaları çok daha sıkı kurallara tabi olacaktır.
Özellikle, yalnızca karbon kredisi kullanarak “karbon nötr” denilmesi yasaklanacak.
“Karbon nötr” → sadece karbon kredisiyle desteklenemez. Gerçek emisyon azaltımı gösterilmelidir.
5) Karşılaştırmalı çevresel iddialar için ortak metot zorunludur.
Bu metot PEF (Product Environmental Footprint/ Ürün Çevresel Ayak İzi) ile uyumlu olacaktır.
6) Kanıtlanamayan çevresel iddialar yaptırıma tabi olacaktır.
Bu düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle, AB pazarına ürün arz eden tüm şirketler için sürdürülebilirlik iddiaları yalnızca LCA, EPD veya benzeri güçlü metodolojilere dayanarak yapılabilecektir. Aslında LCA tabanlı metodoloji gerekiyor. Bu noktada LCA ve EPD’nin rolü belirleyici hâle geliyor. Direktif, AB pazarına ürün arz eden tüm üreticileri etkiliyor. Türkiye’deki ihracatçı firmalar için de yüksek önem taşıyor.
Green Claims Directive ile LCA/EPD Arasındaki Doğrudan Bağlantı
Green Claims Directive şunu açıkça söylüyor:
“Her çevresel iddia bilimsel kanıtlarla desteklenmeli ve yaşam döngüsü temelli olmalıdır.”
Bu hüküm, LCA’yı zorunlu metodoloji, EPD’yi ise geçerli doğrulama mekanizması hâline getiriyor.
LCA ve EPD, hem şirketleri greenwashing riskinden korur hem de yeni AB Mevzuatı için uyumluluk sağlar.
Greenwashing’in Önlenmesi İçin Bilim, Doğrulama ve Mevzuat Artık Birlikte İşliyor
Artık çevresel iddialar ancak şu üç unsur birleştiğinde güvenilir kabul ediliyor:
- Bilimsel temelli analiz (LCA)
- Doğrulanmış beyan (EPD)
- Düzenleyici zorunluluk (Green Claims Directive)
Bu çerçeve, şirketlere yalnızca risk yönetimi değil; aynı zamanda rekabet avantajı, şeffaflık ve güvenilirlik kazandırır.
AB Green Claims Directive’in yürürlüğe girmesiyle birlikte, ürün düzeyinde çevresel iddialar artık ölçümsüz, belgesiz ve doğrulanmamış şekilde kullanılamayacak. LCA ve EPD ise bu yeni dönemin en güçlü araçları olarak ön plana çıkacaktır.
Metsims olarak şirketlerinizde ve ürünlerinizde greenwashing riskiyle karşılaşmamak adına LCA&EPD projelerinizde uzman danışmanlık desteği sağlıyoruz.
Metsims Sustainability Consulting Sürdürülebilirlik Proje Destekçisi
Bir yanıt yazın